top of page

Mevlevilik

 Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol...

 Şefkat ve merhamette güneş gibi ol...

Mevlevilik, Mevlânâ Celalettin Rumi’ye (öl. 1273) nispet edilen tasavvufi bir oluşumdur. Selçuklular devrinden başlayarak Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan yıkılışına kadar geçen süre içerisinde, toplumu derinden etkileyen tasavvufi oluşumların başında gelmiştir. Mevlânâ’nın ortaya koyduğu anlayış çerçevesinde düzenlediği özel meclisler, dinî sohbetler, zikir ve sema toplantıları, vefatından sonra kendisini takip edenler tarafından bir sistem dâhilinde yaşatılmaya çalışılmıştır. Mevlânâ, Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. İlk tasavvuf eğitimini “Sultânü’l-ulemâ” (âlimlerin sultanı) olarak tanınan babası, Bahaeddin Veled’ten almıştır. Mevlânâ, henüz küçük yaşta iken babasının Belh’ten ayrılması üzerine, onunla birlikte İslam dünyasının çeşitli yerlerini dolaştıktan sonra Konya’ya gelmiştir. Mevlânâ, babasının vefatından sonra onun öğrencisi olan Muhakkık Tirmizî rehberliğinde dinî ve tasavvufi ilimlerde kendini geliştirdi.Hocasının vefatından sonra Mevlânâ onun yerine geçmiştir ve tasavvuf konusunda önemli eserler yazmıştır. Meşhur eserleri; “Dîvân-ı Kebîr” ve “Mesnevî”dir. Mesnevî, Mevlânâ’nın başeseri, Mevlevi düşüncesinin ve tasavvufun temel kaynaklarından biridir. Şems-i Tebrîzî’nin Konya’ya gelmesi Mevlânâ’nın hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Onunla yaptığı sohbetler, Mevlânâ’nın üzerinde derin izler bırakmıştır. Mevlânâ, Şems-i Tebrîzî’den sonra ilahî aşk, sema ve şiir ile yoğrulmuş bir tasavvuf anlayışı sergilemiştir. Mevlânâ’nın dinî-tasavvufi düşüncesinin kaynağı Kur’an-ı Kerim ve sünnettir. Mevlânâ; “Canım tenimde oldukça Kur’an’ın kölesiyim ben./Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım...”(24) beytiyle bu gerçeği dile getirmiştir.

Mevlânâ’dan sonra oğlu Sultan Veled (öl. 1312), onun düşüncelerini sistemli bir hâle getirerek Mevleviliği kendine özgü kuralları, törenleri olan bir tasavvufi oluşum durumuna getirdi. Bu nedenle Sultan Veled, Mevleviliğin asıl kurucusu ve ikinci piri sayılır.

Mevlevilikte temel esaslar; Allah’a (c.c.) iman ve teslimiyet, ilahî bir muhabbet, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yolunda gitmek, Allah (c.c.)’ı zikretmek ve ona kulluk etmek, kalbi temiz tutmak, Allah (c.c.) için hizmet etmek, ilim, fazilet, zarafet ve nezakettir.Mevleviliğin Türk düşünce ve sanat hayatına oldukça önemli katkıları olmuştur. Mevlevihaneler, tasavvuf etkinlikleri yanında bir sanat ve kültür kurumu gibi çalışarak birçok şair, yazar ve bestecinin yetiştiği merkez işlevini görmüştür. Mevleviliğin en önemli özelliklerinden biri semadır. Sema, dönerek yapılan Mevlevi zikridir. Mevlevi sema’ında ney ve kudüm gibi musiki aletlerine de yer verilmiştir. Türk müziğinin önemli bölümlerinden biri olan tasavvuf müziği, Mevlevi müziğinin gerçekten değerli örnekleriyle doludur. Mevlevi sema’ında dönerek yapılan raks büyük yer tutar. Bu raks topluca veya tek olarak yapılır. Mevlevi müziğinde saz “ney”dir. Ney çalanlar “neyzen” olarak tanımlanır.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol...

Mev­le­vi­lik, ku­ru­lu­şun­dan bu ya­na en yay­gın ta­sav­vu­fi olu­şum­lar­dan bi­ri ol­ma özel­li­ği­ni ko­ru­muş­tur. Kon­ya’dan son­ra baş­ta İs­tan­bul ol­mak üze­re Şam, Ha­lep, Ka­hi­re, Bur­sa, Bal­kan­lar ve Kı­rım gi­bi Os­man­lı ül­ke­si­nin önem­li mer­kez­le­rin­de Mev­le­vi der­gâh­la­rı ve men­sup­la­rı her de­vir­de bu­lun­muş­tur. Os­man­lı sultan­la­rı da Mev­le­vili­ğe il­gi duy­muş­lar­dır.

Hoşgörülükte deniz gibi ol...

Mevlana ve Mevlevilik 

Mevlevilik; tamamen sevgi ve hoşgörü üzerine kurulmuş bir müessesedir. Hazreti Mevlâna, yaradana gönül veren, bütün dünyadaki yaratıkları yaradandan ötürü sevmeyi ve bizlere sevgiden söz etmeyi öğreten bir aşk piridir.

Denizi bir testiye dökersen ne kadar alır? Bir günün kısmetini

İşte deniz nasıl testiye kabın genişliği kadar sığarsa Mevlâna da kelime kalıplarına ve bizim idrakimize, istidadımız nisbetinde sığar. Zaten Mevlâna en kuvvetli, en üstün idrakin de ötesindedir.

Aşık ol aşık, aşkı seç ki sen de seçilmiş bir insan olasındiye seslenir.

Kendi varlığından geçerek Allah’ta fani olmak; yani Allah’a tam bir gönül bağlamak Allah’a giden en kısa yoldur. Gönlünü Hakk’a vermiş bir insanın artık kendi benliği kalmamıştır. Onun her zerresinden işleyen Allah’tır. Böylece o kişi nefsine uyup başkasına zarar verecek kötü işlerde bulunmaz. Allah ahlakına bürünmüştür. Hz. Muhammed ve Hz. Mevlâna bize bu vasıflarıyla örnek olmuşlardır.

Mevlâna cihana sığmayan hudutsuz bir varlıktır. Güzeli, doğruyu, iyiyi, aşkı, hakikati arayanlara müjdeler veren lâhudî sestir. Zulmette kalanlara teselli sunan Rahmani sedadır. Ayrılıktan inleyenlere şifa bahşeden devalı nefestir. İnsana insanı öğretendir. Her şeyin insanda olduğunu ve tüm evrenin insanın emrine verildiğini öğretendir.

Mevlâna büyük bir Hak aşığıdır. Aşkın efendisidir. Aşkta yok olmuştur. Bizzat aşktır. Aşkın ne olduğunu soranlara;

"Benim gibi ol da bil, ister nur olsun, ister karanlık, o olmadıkça, onu tamamiyle bilemezsin." buyurur.

İnsan düşüncesine yepyeni bir mesaj veren ve İslam düşünürlerinin fikir ve sistemlerini, inanç akidelerini ruh, akıl ve sevgi üçgeni içinde sunan, insanlığa ahlak, din, ilim ve akıl yolunda heyecan katarak yeni ufuklar açan Mevlâna Celâleddin-i Rûmi, müstesna yüce bir varlık, ilahi bir ışık, manevi bir güneştir. Onun insan düşüncesine verdiği en büyük mesaj Aşk, Sevgi ve Birliktir.

O, bir veli hüviyetiyle gönüller coşturmuş, bir pir, bir mürşid olan insan aklını nur ile yıkamış, akıl ve gönülleri kirden ve ikilikten kurtarmış ve temizlemiştir.

O, hiçbir şeyi inkar etmez, ama her şeyi birleştirir, bütünleştirir ve sevdirir. O kimseyi ayrı görmez; Çünkü O, herşeyin Allah’ın zuhur ve tecellisi olduğunu bilir ve bunu gönlüne ve insan aklına hâl olarak yansıtır.

Mevlâna, aziz ve yüce bir üstattır. Tek başına bir sistemdir, bir hayat ve düzendir. Ahlakı, ilmi, hikmeti, sevgisi, aklı, tavrı, idraki, davranışları ve herşeyi ile yüceliği öğreten bir HAL ABİDESİ’dir. Peygamber’in gerçek temsilcisi, aşkın ve aklın en yüksek öğesi ve gerçeğidir.

İnsan yaratılmışların en şereflisidir düsturuyla; her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hz. Mevlâna sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür.

bottom of page